ALABALIK YAĞI

KIRMIZI BENEKLİ ALABALIK


Bağışıklık sistemi ve bünyeyi sağlamlaştırırım,
Omega-3 deposu, beyin, zeka gelişimin iksiriyim,
ALS (Kas kontrol kaybı) hastalığını engellerim,
Romatizma, eklem-atrite karşı faydalıyım,
Kas, kemik ağrılarını giderir,
Varisi önler, iyileştirir, hücreleri yenilerim,
Göz ve görme sistemi için oldukça yararlıyım.

Safran Abla

Safran Abla Safran Abla Safran Abla Safran Abla Safran Abla Safran Abla Safran Abla Safran Abla

SULARDAN SAĞLIĞA

KIRMIZI BENEKLİ ALABALIK YAĞI


SAFRAN YAĞI/EKTRANT

KANTARON YAĞI

SUSAM YAĞI

LAVANTA YAĞI

TATLI BADEM YAĞI

PORTAKAL KABUĞU YAĞI

FITIK BEL BOYUN AĞRI

Alabalık besin olarak kullanıldığı gibi, balığın tüm minerallerini, başta omega-3 olmak üzere tüm yağlarını ve vitaminlerini ihtiva eden extrantının da (yağı) faydalar göstermesinden dolayı kullanılır olmuştur. Özellikle omega grubu yağların insan sağlığı açısından faydalı olduğunun bilinmesi ve bu bilincin insanlarda oluşmasıyla tüm balık yağları, besleyici, koruyucu ve şifa verici olarak kullanılmaya başlanmıştır.

Kırmızı benekli alabalık yağı sadece ağız yoluyla alınmakla değil, cilde bile tatbik edilse, emilim yoluyla, ozmos yoluyla dokulara sirayet etmekte ve şifasını dağıtmaktadır.
Tıpkı merhem, yağ esaslı kremlerin, ağrı kesicilerin, dokuları tamir edicilerin uygulamalarıyla elde edilen sağlıksal katkılar gibi.

Derinin gerekli ve faydalı olanı emilimlenmesiyle derinin içine ve oradan dokulara nüfus ederek damarları ve sinirleri sıkan kasların kasılmalarını yok eder. Kasların gevşemesiyle kan dolaşımını daha işlevsel hale gelir.
Bu tür etkileri ile; ağrıların dinmesini sağlar. İletim, dolaşım, boşaltım yollarının açılmasını sağlayarak metabolizmanın tempolu ve rahat çalışmasını temin eder.

Özellikle çocukların büyüme ve gelişimi için çok yararlı olan alabalık şifalı bir besin kaynağıdır. Beyaz et sınıfında sıklıkla tüketilen alabalık, omega-3 açısından diğer balık türlerine oranla daha zengindir.

Şifa deposu alabalıklardan elde edilen alabalık yağı, cilt bakımından (özellikle sedef hastalığı ve sivilce) kalp sağlığına, enerji sağlamaktan hafızayı güçlendirmeye, anne karnındaki bebekten, üremeyi sağlayan sperm sayısına ve kalitesine, böbrek yetmezliğinden solunum sorunu astıma, kilo kaybından gözleri güçlendirme (özellikle sarı nokta hastalığını) iyileştirmesine kadar sayısız faydayı bünyesinde barındırır.

Ayrıca; depresyon, kolesterol, anksiyete, bağışıklık sistemi, diyabet (şeker hastalığı), enflamasyon (iltihap), artrit (eklemlerde meydana gelen iltihabi durum) sorunları, Alzheimer ve ülserlerin tedavisinde kullanılır.

Alabalık yağının sağlığa olan faydalarının çoğu, içerisinde DHA (Dekozahekzaenoik asit. Beyindeki omega-3 yağlarının %90'nını beynin %25'ini oluşturan omega-3 yağ asiti) ve EPA (eikosapentaenoik asit. Özellikle iltihaplanmaları önleyen omega-3 yağ asiti) gibi omega-3 yağ asitlerinin varlığına bağlanabilir. Alabalık yağındaki diğer faydalı yağ asitleri arasında alfa-linolenik asit (hücre enerji metabolizmasında yer alan asit) veya GLA (omega-6 yağ asiti gama-linolenik asit) bulunur.

Alabalık yağı, omega-3 yağ asitleri bakımından zengindir. Uzmanlara göre son yapılan araştırmalar, omega-3 yağ asitleri yönünden zengin diyet alımının, Lou Gehrig (Hastalığa ismini verilen beyzbolcu. Onun bu hastalığa yakalanması ile ALS hastalığı bu isimle anılır olmuştur) ya da ALS hastalığının (Amiyotrofik lateral sklerozun. Beyin ve omirilikteki sinir hücrelerini etkileyen ve kas kontrol kaybına neden olan sinir sistemi hastalığı) başlangıcını azaltabileceğini veya geciktirebileceğini gösteriyormuş.

Alabalık yağı, hamile kadınlara faydalı olmasından öte rahminde gelişen bebeğin gelişimi içinde çok önemlidir. Çünkü alabalık yağı içinde bulunan DHA (Dekozahekzaenoik asit. Beyindeki omega-3 yağlarının %90'nını beynin %25'ini oluşturan omega-3 yağ asiti) bebeğin gözlerinin ve beyninin gelişimine yardımcı olur.

Alabalık yağı, bebek üzerindeki faydalarının yanı sıra; anneyi erken doğumlardan, düşüklerden korunmaya da yardımcı olur. Bu nedenle, çocuğun genel gelişimi ve annenin iyiliği için hamilelik sırasında alabalık yemek veya alabalık yağı takviyesi tüketmek oldukça faydalıdır. Bazı gebeliklerde ya da gebelik etaplarına bağlı sorunlar olabileceği için doktor kontrolünde tüketilmesi çok önemlidir.

Beyin içindeki oranlarından da anlaşılacağı gibi; DHA yaşam boyu beynin fonksiyonlarını yerine getirmesi açısından çok önemlidir. Özellikle çocuklarda; hamilelik dönemindeki anne karnındaki gelişme ve doğumdan sonraki bebeklik döneminde kritik rol oynar. Vücut ihtiyacı olan DHA'yı kendisi üretmediğinden gıdalardan alınması zorunludur.

Alabalık yağı, beyin hücrelerinin, beyin sinir sisteminin sağlıklı oluşmasında, zekanın ve hafızanın gelişmesine katkı sağlar. Alabalık yağı, sınavlara hazırlanan öğrencilere sıklıkla verilmesi ve bu amaçla öğrenciler tarafından kullanılmasının ya da kullanılmak istenmesinin sebebi budur.

Alabalık yağının trigliserit ve serum kolesterol seviyelerinin düşürülmesi ile birlikte kan dolaşımını iyileştirme kabiliyetine sahip olduğu yaygın olarak kabul edilmektedir. Bununla beraber alabalık yağının astım ve böbrek yetmezliğinin önlenmesine yardımcı olduğu düşünülmektedir.

Omega 3 yağ asitleri bakımından zengin olan alabalık yağı, hücre çoğaltma, spermleri güçlendirme ve canlılıklarını uzatma özelliğinden dolayı doğurganlığı ve hücre bölünmesini iyileştirmeye yardımcı olur.

Erkekler düzenli alabalık yağı kullandığında sperm kalitesi ve dayanıklılığı artar. Güçlenen ve canlılık kazanan spermler, kadın genital kanalındaki lipid peroksidatif (serbest radikaller/oksitlenen maddeler nedeniyle yağların bozulması) ataklara karşı canlı kalmış ve böylece hamile kalma şansını arttırmıştır.

(Antioksidan: yağların oksidasyonunu yavaşlatan maddeler. Oksidasyonlanma ile oluşan moleküler yapılar olan "RADİKALLER" ile savaşan maddeler. Antioksidan madde: Vücuttaki kimyasal süreçte oluşan oksitlenme ile ortaya çıkan serbest radikallerin -ör: damar yağlanması- meydana gelmesini önleyen ve onlarla savaşan)
(Radikal madde: Vücuttaki hücreler ve yemek-solunum yoluyla giriş yapan bileşimler parçalandıktan sonra büyük değişikliklere uğrar. Bu değişikliklere yol açan moleküler yapılara serbest radikaller denir. Bunlar vücudun yaşlanmasında, kemiklerin zayıflamasında, saç ağarmasında ve dökülmesinde, cildin yaşlanma- kırışma ve matlaşmasında, kalp krizi riskinin artmasında, farklı kronik dejaratif -oluşumunda tümör, travma veya yangı / iltihaplanma gibi etkenler bulunmayan- deformeye bağlı rahatsızlıklarda, eklem ağrılarında ve değişik kanser türlerinin oluşmasında etkin rol oynayan maddelerdir)

Alabalık yağı bel ve kas ağrılarına iyi gelebildiği gibi, romatizma ve romatizmadan kaynaklanan ağrı sorunu olanlara destek sağlar. Kas gevşetici, eklem, mafsal ve kireçlenme sorunlarına faydalı yağlar arasındadır. Ağrıyan bölgeye masaj yaparak sürüldüğünde ağrıyı keser ve kasları gevşetir.
Mafsal, eklemlerde ortaya çıkan hareket bozukluklarının giderilmesini ve kişinin rahatlamasını sağlar. Çünkü alabalık yağı eklemlerdeki kayganlığı artırır dolaysıyla sürtünmeyi ve sürtünmeden oluşan rahatsızlıkları minimize eder. Böylece merdiven çıkamama, zorlanma gibi sorunlara büyük ölçüde fayda sağlar.

Eklem ağrılarında alabalık yağı kullanımı oldukça faydalıdır. Kireçlenme (osteoartrit) ve eklem romatizmasında kullanılabilir. Kireçlenme olan eklem yerlerine iyice yedirilir.

Bel ağrıları: alabalık yağının yumuşatıcı etkisinden dolayı bel ağrılarında kullanılır. Bel fıtığı, bel kayması, zorlamadan ve üşütmeden kaynaklanan bel ağrılarına hafif masaj ile sürülebilir. Günlük kullanımda mutlaka fayda görülecektir.

Tutulmalar: Alabalık yağı kas tutulmalarına sürülerek kullanılabilir. Kramplar, kasılmalar ve kilitlenmelerde kullanılacağı gibi boyun tutulması, bel tutulması ve diğer tutulmaya bağlı ağrılarda kullanılabilir. Kaşları yumuşatarak tutulmaları hafifletir.

Yüksek oranda Omega-3 yağ asitleri bulundurması sebebiyle alabalık yağı, depresyon, üzüntü, endişe, huzursuzluk, zihinsel yorgunluk, stres gibi bedeni bloke eden, ruhu daraltan, gününü karartan, vb. etkilerden korur ve karamsarlıktan, huzursuzluktan, asabi hallerden kurtarır.

Kan dolaşımı, sinir sistemi, kasların rahatlığı, ruhun dinginliği, zamanın ferahlığını yaşayan kişi doğal olarak mutluluk hormonu salgılar. Kendine olan güveni artar, sorumluluk hissi dışa vurur ve uygulama safhasına geçer. Müşfik duyarlı anlayışlı enerji dolar. Cinsel dürtüleri, gücü ve hazzı artar. Mutlu huzurlu bir ortamı etrafına yayan kişide elbette, depresyon, sinir intihar eğilimi kalmaz yada kolayca yükselmez.

Alabalık yağı ruhsal yönden güçlendirdiği metabolizmayı; daha iyi sindiren, daha iyi depolayan, daha iyi enerji kontrolü ve tüketimi sağlayan sistematik bir yapıya kavuşturur. Hem alabalık yağının ihtiva ettiği yağlar, maddeler, bileşikler, mineraller hem de doğru ve dengeli çalışan sindirim sistemiyle, dolaşım sistemiyle vücudun bağışıklık sistemi de artar.

Alabalık yağında bulunan omega-3 yağ asitlerinin bağışıklık sistemini güçlendirmesi sonucu, soğuk algınlığı, öksürük ve grip gibi sık görülen hastalıkların oluşumları engellenir.
Alabalık yağının en önemli faydalarından biride, kendi organ ve dokularına saldıran bağışıklık sistemi ile karakterize olan lupus hastalığına karşıda faydalı olmasıdır.

Alabalık yağı, anti-inflamatuar (İltihap kurutucusu. Anti iltihap. İltihap içi oluşumları kurutur. Enfeksiyonları giderir) özellikleri bünyesinde barındırır. Bu özellikleri sayesinde vücut direncini arttırır.
Enfeksiyonlara, iltihaplanmalara sebep olan bakteri, virüs ve mikroplara karşı koruma sağlar. Kandaki ve dokulardaki iltihaplanmaları engellediği gibi iltihapları azaltmada etkilidir. Dolaysıyla düzenli olarak tüketilen alabalık yağı takviyesi kronik enflamatuar (vücudun iltihap dahili üretmesi) hastalıklardan muzdarip olan kişilere ciddi oranda yardımcı olur.

Alabalık yağında EPA (eikosapentaenoik asit. Özellikle iltihaplanmaları önleyen omega-3 yağ asiti) ve DHA'nın (Dekozahekzaenoik asit. Beyindeki omega-3 yağlarının %90'nını beynin %25'ini oluşturan omega-3 yağ asiti) varlığı, Nonsteroidal antienflamatuar ilaçların (NSAID’ler. İltihap kurutucu ilaçlar) neden olduğu ülser durumunda yardımcı olur.

Kırmızı benekli alabalık yağı; kısa bağırsak sendromunun ile her ikisi de bağırsağın tipik rahatsızlıkları olan crohn hastalığı ve ülseratif kolit gastrointestinal bozuklukların, çölyak hastalığının iyileşmesinde faydalıdır.

Alabalık yağı, artrit (eklemlerde meydana gelen iltihabi durum), romatizma ve benzeri durumların tedavisinde oldukça faydalıdır. Alabalık yağının kullanılması, bu hastalıklarda kullanılan büyük dozlara ulaşan ilaçlara ihtiyacı azaltır. Kireçlenme vakalarında, alabalık yağı kıkırdağı tahrip eden enzimlerin etkisini azaltır.

Alabalık yağı, EPA (eikosapentaenoik asit. Özellikle iltihaplanmaları önleyen omega-3 yağ asiti) ve DHA (Dekozahekzaenoik asit. Beyindeki omega-3 yağlarının %90'nını beynin %25'ini oluşturan omega-3 yağ asiti) dahil olmak üzere temel yağ asitlerinin en iyi kaynaklarından biri olduğundan, Alzheimer hastalığının tedavisine yardımcı olur.

Alabalık yağı, yüksek yağ asidi konsantrasyonu nedeniyle ‘Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğunu’ (DEHB. Olağandışı hareketlilik veya anormal derecede aktif olma durumu) tedavi etme yeteneğine sahiptir.
Hiperaktivite, disleksi, (kişinin normal zekaya sahip olduğu halde dil, okuma, kavrama ve yazma becerilerinde sorunlar yaşaması), dispraksi (doğuştan gelen, kişinin motor görevlerini planlama ve işleme kabiliyetini etkileyen güçlük), görevleri tamamlayamama, duygusal dengesizlik, titreme tutumu, zayıf koordinasyon, kısa dikkat süresi, kısa süreli hafıza zayıflığı, düşük konsantrasyon gibi rahatsızlıklara karşı tedavi edici özellikler taşır.
Başkalarına müdahale etme eğilimi, umursamazlık, aceleci ve düşük IQ veya öğrenme bozukluğu olan çocuklar içinde alabalık yağı çok faydalıdır.

İnsan beyni yaklaşık %60 yağ, özellikle de omega-3 ve omega-6 gibi yağ asitlerinden oluştuğundan, haliyle bu gibi rahatsızlıkları kontrol eden beynin fonksiyonlarını iyileştirmeye yardımcı olur.

Alabalık yağı kullanmak, kuru cildin durumunu iyileştirmek ve parlak görünmesini sağlamak için mükemmel bir yoldur. Egzama, sedef hastalığı, kaşıntı, kızarıklık, cilt lezyonları ve döküntüler gibi çeşitli cilt sorunları için de oldukça faydalıdır. Düzenli alabalık yağı tüketimi, ciltteki nem kaybını azaltmaya yardımcı olur.

Sedef hastalığı açısından, alabalık yağında bulunan EPA (eikosapentaenoik asit. Özellikle iltihaplanmaları önleyen omega-3 yağ asiti), araşidonik asit üreterek pro-enflamatuar (iltihap yapıcı gıdalarla gelen iltihap oluşum kaynakları) maddelerin gelişmesini ve büyümesini sınırlar. Bu nedenle, sedef hastalığından kurtulmak için topikal (cilde sürülen, cilde yapılan uygulama, melhemleme gibi) olarak alabalık yağı da uygulanabilir.

Alabalık yağı sivilce ve akne için etkili bir tedavi yöntemidir. Yağda bulunan EPA’nın saç köklerinde sebum (yağ bezlerinin meydana getirdiği salgı) oluşumunu etkileyebilen ve sivilceye yol açan androjen oluşumunu engellediği bilinmektedir.

Alabalık yağı, kilo verme girişimlerinde egzersizin etkinliğini arttırır. Çünkü; kilo kaybını arttırmaya yardımcı olan omega-3 yağ asitlerini diğer balık yağlardan daha fazla içerir. Bu nedenle düzenli kullanımlarda yapılan fiziksel egzersizler vücut yağını önemli ölçüde ve hızda azaltmada yardımcı olur.

Alabalık yağının yüksek oranda görmeyi iyileştirme kabiliyetine sahip olduğu bilinmektedir. Ayrıca yaşa bağlı gelişen makule dejenerasyonunu da (sarı nokta hastalığı) önlemeye yardımcı olur.

ALABALIK YAĞININ FAYDALARI ÖZETLENİRSE:
Ağrı kesici ve kas gevşetici özelliği oldukça kuvvetli olan bu yağ çoğunlukla harici olarak da kullanılır ve konsantre hale gelmiş bu yağın harici kullanımı tavsiyeler arasındadır. Bu amaçla hazırlanan kırmızı benekli alabalık yağı kremi ağrılı bölgelere masaj yaparak uygulanır.

Alabalık yağını uygulamaları genellikle bel ve bölgesel kas ağrıları için tercih ediyor olsalar da, alabalık yağı önemsemedikleri tüm ağrı ve sızılar için lokal olarak tüm vücuda tatbik edilerek kullanılabilir.

Migren ve sinüzit nedeniyle oluşan bağ ağrılarının geçmesini yağıyla yapılan masajla sağlar. Yine yapılacak masajla; kas gevşetir, lenf düğümlenmelerini giderir, bedeni rahatlatır, stres gibi sıkıntılarla oluşan gerginlikleri atar. Kas ağrıları, baş ağrıları, eklem ağrıları, boyun ağrıları, fıtık, kemik ağrılarına çok iyi gelir.
Romatizmal hastalıklara ve neden oldukları ağrılara karşı oldukça etkilidir. Romatizmaya karşı harici ve dahili olarak değişik formlarda kullanılır.

Alabalık yağı haricen kullanımlar için tavsiye ediliyor olsa da; hassa ciltlerde kullanmadan önce deneme testleri yapılmalı. Doktor tavsiyesi ve onayı olmadan ağız yoluyla kullanılması sakıncalı olabilir, özellikle kronik hastalıkları olanlara tavsiye edilmez.
Faydalarından yararlanabilmek için, en yaygın olarak haricen masaj yapılarak kullanılmalı ve cilt tarafından emilime bırakılıp faydalarından yararlanma yolu seçilmelidir.

Alabalık yağı; içerdiği omega-3 sayesinde kalp ve damar (kardiyovasküler) hastalıkların görülme ihtimalini azaltır. Trigliserit seviyesini azaltır.
Kalp kasları, kan akış yollarının rahatlaması ile elde edilen kalp ritminin normalleşmesiyle kalp krizi riskini azaltır.
Damarların açık olması, kan basıncının normalleşmesiyle kan akışı hızlanır ve kalp kaslarını yormayacak biçimde rahatlar.
Yağ yakılmasının, enerji sağlanmasının hatta kilo vermenin temeli olan hızlı metabolizma oluşmasında katkısı büyüktür.

Zihin ve ruhsal çöküntü gibi bilinçsel rahatsızlıklara karşı etkilidir. Hafızayı güçlendirir. İlerleyen dönemlerde muhtemel alzheimer riskini de en aza indirir.
Özellikle yaşlılıkla ortaya çıkan unutkanlığa, öğrenme güçlüğüne pozitif yönde katkıda bulunur.
Bu özelliğiyle; öğrenme eksikliği ve düşük IQ teşhisi alan çocuklarla sınavlara hazırlanan öğrencilere alabalık yağı kullanabilir.
Gelişme çağındaki çocukların hiperaktivite bozukluğunu giderme çalışmalarına ve tedavilerine yardımcı olur.

Lou Gehrig ya da ALS hastalığını (Amiyotrofik lateral sklerozun. Kas kontrol kaybı- sinir sistemi hastalığı) engeller ve geciktirir.
Masaj ile birlikte baş bölgesine uygulanarak ağrının geçmesini sağladığı gibi, romatizmal ağrılarda, raynaud semptomlarında, artrit (eklem iltihaplanmaları) rahatsızlıklarında etkilidir. Eklem kireçlenmelerini giderici ve engelleyicisi olduğundan dizleri kuvvetlendirir. Merdiven çıkma zorlanmalarını asgariye indirir.
Varis oluşumunu ve ondan kaynaklı ağrıları, uyuşmaları engeller ve tekrarlanmasının önüne geçer.

Bağışıklık sistemini güçlendirir, grip, soğuk algınlığı gibi hastalıklara karşı vücut direncinizin artmasını sağlar.
Alabalık yağı, vücuttaki stres oranını en aza indirir. Depresyon, anksiyete, huzursuzluk, kaygı, korku, üzüntü gibi sıkıntılara karşı iyi gelir.

İçerisinde bulunan alabalık yağı içeriğinde, kılçık özününde bulunması gençleştirici etkiyi kuvvetlendirir. Dolaysıyla vücut hem yapısal olarak hem de görünüm olarak genç kalır. Kırışıklık gibi yaşlılık belirtisi durumların ortaya çıkmasını engeller.

Antinflamatuar (mantarlaşma) etkisi ile iltihaplanmaları ve bir bakıma aynı sorunların belirtisi olarak ortaya çıkan sivilce oluşumunu azaltır. Sivilce tedavisine destek sağlar. Dokudaki ve kandaki iltihapları azaltıcı olduğundan ayak kokusunu ve ayakta mantar oluşum gibi problemlerin engellenmesini sağlar.
Genelde androjen (erkek+dişi hormonal salgı) oluşumu sivilceye neden olur. Alabalık yağı ise androjen hormon (ikincil cinsiyet) meydana gelişini ve baskınlık kazanmasını önlediği gibi bu rahatsızlığın ürünü olan sivilceleri yok eder.

Ayrıca siyah nokta, akne ve her türlü sivilce sorunlarını giderir, iltihapları kurutur. Sedef hastalığı, selüloit, kızarıklık, egzama, kaşıntı, döküntü, tahriş ve cilt lezyonları gibi rahatsızlıklara karşıda fayda sağlar. Ciltte oluşan sertleşme ve nasır gibi sorunlara kullanılabilir.
Tüm dokularda ve ciltte yeni hücre oluşumuna yardım eder. Cildin daha parlak ve canlı görünmesini sağlar. Cilde nem verir. Ve nem kaybını önler. Kuru cildi iyileştirmek için kullanılır.

Göz sağlığını destekler. Sarı nokta gibi yaşa bağlı göz kusurlarından korunmayı destekler. Altını ıslatan çocukların (5 yaşından büyük çocuklara. Daha düşük yaşlardaki çocuklara uygulamak sakıncalıdır) bel bölgesine seyreltilmiş olarak yapılan masaj faydalı olur.

Alabalık yağı saçların daha parlak ve canlı olmalarını sağlar. Saç köklerini ve derisini besleyerek saç dökülmelerini, saç kırılmalarını, saç plaklanmalarını ve kepeklenmeleri önler ve tedavi eder. Güçlü, parlak görünümlü, sağlıklı saçlar oluşmasını sağlar. Saç deri egzamasını ve seri iltihaplanmalarını önler.

ZARARLARI ve YAN ETKİLERİ:
Aşırı tüketim her ne koşulda ve tarifte olursa olsun vücutta yan etki meydana getirebilmektedir. Vücutta bazı alerjik etkilere neden olabilmektedir. Bu nedenle dikkatli tüketilmelidir. Dolaysıyla faydalı olan bu tür ürünlerin her biri sağlığınızı etkileyebilir.

Alabalık yağı, bebeklerde kullanılmamalı, doktora danışılmalıdır. 5 yaşın üstündeki çocuklarda ise kontrollü ve seyreltilmiş olarak kullanılmalıdır. Alabalık yağı, hassas cilt sahiplerince krem yüze sürülmemeli yüzle temastan kaçınılmalı. Özellikle, hassas ve alerjik ciltlerde alabalık yağı kremi yanma hissi yaratabilir, kızarıklar meydana getirebilir.

Özellikle yağı ilk defa kullanacaklar önce cildinin küçük bir bölümünde ürünü test etmeliler. Eğer bir yanma ya da kızarıklık hissedilmediyse kullanılmalıdır.

Cilt hassasiyeti ve alerjik tepki için harici uygulamalarda da test yapmakta fayda vardır. Alabalığın yoğunlaşmış hali kullanıldığından test yapıp cilt hassasiyetini kontrol etmek gerekir. Cildin hassas bir yeri (hassas ve saklanabilen dirsek içi ya da koltuk altları gibi) tam uygulamaya geçmeden önce, az miktarda alabalık yağı uygulanıp bandajla kapatılır.

Aşırı kızarıklık, yanma, tahriş olma hissedildiğinde uygulama sonlandırılmalıdır. Hemen bol sabunlu su ile yıkanmalı, uygulamaya geçilmemelidir. Belirtiler için doktora başvurulmalı ve devam için onay verirse kontrollü kullanılmalıdır. Eğer test bölgesinde 24 hatta 48 saat içinde herhangi bir tepki görülmezse cilt üzeri uygulamalar güvenle yapılabilir.
Yağı cildin çok hassa olduğu gözlerde veya mukoza zarında kullanmayın.

Tavsiye niteliğindeki tercihle harici kullanımlar üzerine yoğunlaşılan alabalık yağı, kontrollü sınırlı uygulamalarla dahili kullanımlarda da yararlılık göstermektedir. Yemeklerden önce az miktarda alabalık yağı alarak bazı sorunlarının önüne geçebilirler. Sindirim sisteminde sağlanan düzen ile bağırsak rahatsızlıkları önlenebilir.
(Elbette alerjik duruma açık olmayanlar, yağı en azından haricen kullanmış olanlar. İlk kullanacak olanlar kullanıma çay kaşığı seviyesinde başlayıp, gün aşırı tatlı kaşığı miktarı ile devam etmeli. Nihayetinde her yemek öncesi bir ya da yarım tatlı kaşığı alabalık yağı kullanabilirler. Bu yolla kişi kendisini kontrollü olarak test edebilir. Elbette dahili kullanımlarda, başka hastalıklarla mücadele eden tedaviler nedeniyle, diğer organları negatif yönde etkileyebileceği ihtimali göz önüne alınarak doktora sorulmasında her zaman fayda hatta zarureti vardır. Ağız yolu ile alabalık yağı tüketimi bir tatlı kaşığını geçmemelidir. Herhangi bir hastalığı bulunanların, kronik hastalık sahiplerinin ve peryodik ilaç kullananların alabalık yağı tüketmeden önce mutlaka doktora danışmaları gerekir)

UYARI: bitkisel ürünler, bitki yağları ve bitki özlerinin kullanımıyla ortaya çıkması muhtemel yan etkiler ve bu etkilerden kaynaklanabilecek zararlar hakkında bilgilendirme notu.
.... Sitemiz sayfalarında yer alan bilgiler; konusunda uzman sayılan kişi ve kurumların yayınlarından derlenmekte ve ürün başlıkları altında toplanarak sizlere sunulmaktadır.
Makalelerden derlenen yazılar faydayı duyurabilmeyi, fayda sağlayabilmeyi amaçlayan bilgi içerikli yayınlardır. Dolaysıyla, bilgilendirme dışında ve bilgi verme seviyesinin üstünde kabul edilmemesi gereken detay yazılardır.
Yazılarda aktarılan bilgiler, önerilenler yada tavsiye edilen uygulamalar tedavilerde kesinlikle kullanılması önerilen REÇETE-VARİ /direktifleryazılar olarak algılanmamalıdır.
Keyfe-kader çay-tonik-katkı-bakım-masaj-tadlandırıcı... gibi kullanımların dışında kalan rahatsızlıklara çare olarak kullanmadan önce tıbbi destek aranmalı dolaysıyla doktora danışılmalıdır.
Yazılarda yer alan tavsiyelerin doğrulukları sorgulanmalıdır. Önerilen bitki ve ürünlerin gerek bitki elde ediliş yöntemleri gerekse üretimleri hakkında bilgiler edinilmelidir. Bilgiler; atadan kalma yöntemlerle alınıp-verilmemeli, bitki çeşitlenmelerindeki ve üretimlerindeki yeni gelişmeler çerçevesinde bilgilerin güncellenmesi gerekmektedir.
Yazılar daha ziyade rahatsızlıklarda fayda sağlayan yada sağlayabilecek bilgiler olarak kabul edilip, asıl tedavilere yardımcı, rahatsızlıkları önleyici, tedavileri destekleyici, vücüt değerlerini dengeleyici, eksikleri tamamlayıcı, organizmaları işlevlerine kavuşturucu, bünye bağışıklığını takviye edici, fiziksel ve mental aktiviteleri kolaylaştırıcı, vitamin ve mineral aktarıcı doğal katkıların tanıtımı olarak görülmelidir.
Doktor tavsiyesine her zaman başvurulmalı, doktor kontrolündeki tahlil sonuçlarına göre hareket edilmelidir.
Her madde ve onların sentezlenmesi ile oluşturulan en iyi ilaç bile, dozu ayarlanmadığı sürece zehre dönüşebilir.
Yılan zehiri ve diğer zehirli metaryellerde ilaç yapımında kullanılıyor. Doğada en zehirli bitkilerden de ilaç elde ediliyor. Panzehir üretimlerinde de yine o maddeler kullanılıyor.
Dozu ayarlanmamış "su" da can alabiliyor. Hayatın kaynağı sayılan suyun, aşırı alımında ve saflaştırıldığında zehire dönüşüp ölümle sonuçlanabilen durumlara yol açtığı gibi, en yararlı bitkilerde her ne koşulda ve her ne tarifte olursa olsun, kontrolsüz ve aşırı tüketimleriyle vücutta yan etkiler meydana getirebilmektedir. Vücutta bazı alerjik etkilere neden olabilmektedir.
Bu nedenle her bitki fasılalı ve kontrollü olarak dikkatlice tüketilmelidir. Dikkat edilmezse, kronik rahatsızlıklar göz önüne alımmazsa, bünyede olan diğer hastalıkları, tetikleyebileceği göz önüne alınmalıdır. Eğer bu riskler hesap edilmez yada eldeki bilgilere göre hareket edilirse faydalı olan bitkiler, sağlığı etkileyen zararlı bitkiler konumuna gelebilir.
Her aşırı yüklenmeler gibi fazla vitamin alımıda organizmaya, organlara zarar verebilir. (Ihlamur, adaçayı çok rahatlatıyor, kasları gevşetiyor diye fazlaca alındığında en azından kalp kapakcıklarını ve mide kapakcığını yumuşatır, cinsel uyarımları geciktirebilir...vb..)
Bu nedenle, derlenerek yayınlanan yazılar ve tavsiyeler doktor reçetesi gibi görülmemelidir. Özellikle, kronik rahatsızlıkları olanlar doktora danışarak kullanmalıdır.
Farklı farklı hastalıklardan tedavi görenler, sürekli ilaç kullananlar, kronik hastalıklarla mücadele edenler, alerjik hassasiyeti olanlar mutlaka doktora danışmalıdır.
Özellikle, bitki yağları, extrantları, detoks halleri yoğunlaştırılmış bitki özleri olduğundan, bitki sıvısı olmaktan uzaklaşıp neredeyse ilaç konsantresi konumuna yaklaşmaya başlamıştır. (ilaç ve hap dozajlamasından elbette kat ve kat uzaktır. Ama aşırı tüketimle bu fark azalır. Organlarda olan başka bir hastalığı tetikleyebilir ya da tedavisine sekte vurabilir. Bu nedenle aşırı tüketimden ve süreklilikten kaçınmalı. Kullanıma haftada bir kez olsun ara verilmeli ve kişilerden kişilere değişse de yarar sağladığı tespit edilen oranlarda kalınmalıdır) Sürekli kullanımlar için doktora mutlaka danışmalıdır.
Sürekli kullanımlar yerine fasılalı ve aşırıya kaçmadan alınmakla yetinmeyip, vücutta fiziki değişiklikler gözlendiği gibi mental değişiklikler de gözlenmelidir.
Alerjik bünyeye, kronik rahatsızlıklara sahip olanlar ile sürekli ilaç kullananlar daha dikkatli olmalı ve bu nedenle mutlaka doktora danışılmalıdır. Kullanılan ilaçların etkisini azaltmamak, hesaplanmayan sonuçlarla karşılaşmadan bitkilerden yararlanabilmek için.

SAFRANLI YAŞAMA DAVET EDİYORUZ...

'Sağlıklı yaşama' katkımız olursa ne mutlu bize...

En pahalı baharat olması, değerinden, kıymetinden, etkisinden ve faydasından olan safran; tüm bu özellikleri göz önüne alındığında, karşılığını kat ve kat ödeyen bir baharattır.
Etkisine bakıldığında 'pahalı' kavramının göreceli olduğu anlaşılır. Safranın, 50-80 lira (4-5 $) gibi bir fiyata satılan 1 gramıyla en az 50 fincan çayı 'sağlık iksiri' olarak içebilirsiniz.
Kahvehane çayının yarı fiyatına içebilen 'safran', sizce pahalı olabilir mi? Karşılığını veremese! 'o fiyatlara' ulaşamayacağı gibi, ekimide yapılamaz.
Fiyatını saptayan faktörlerin başında; etkisinin vazgeçilmezliği, dekardan ~0,5 kg elde edilmesi ve üretimdeki meşakkatin derecesi gelmektedir.


Safran Abla